30 Ağustos 2016 Salı

KİRLİ BEYİN





İnsanlardan fışkıran politik vaatleri, sloganları, klişe cümleleri ve tavırları anlamıyorum. İnsan olduğu yere, yaşadığı insanlara benzemez mi? Benzeyemedim ben. Sıklıkla bunu düşünürken buluyorum kendimi. Birinin diğerine bu kadar kolay dönüştüğü dünyada her geçen gün biraz daha, bir yere ait değilim. Takım olmaya öylesine meğilliyken üstelik. Belki de birbirini taklit ve tekrar eden insanların dünyasında, beynim yıkanamayacak kadar kirlidir.

9 Şubat 2016 Salı

KOŞUŞTURMA





Bu şehirde yapılacaklar listesi uzun. Hep bir şeyleri halletmek zorundaymışsın gibi.ya da bir şeyleri kaçırmak üzereymişsin… Ancak duygu ve düşüncelerini yitirmiş biri için, plansız bir İstanbul mümkün olabilir. Biraz daha insan ve bir kaç otobüs. Sonra evdeyim. Bağlanmak zorunda olan iş görüşmeleri, ve tahammül sınırlarını zorlayan ahmak insanlar, onların satmaya doyamadıkları cakaları, bitmeyen bilmişlikleri ve belkide bu şehri ayakta tutan egoları. bütün ruhu ve geleceği fanatizme yenik düşmüş bir toplum. E burada yaşıyorsan insanların o herhangi birşeyle kurduğu hastalıklı bağa takılmadan yürüyemiyorsun. Bir de herkes çok biliyor ve çok konuşuyor. Hiçbir tereddüt duymuyorlar üstelik. Makam koltuğu da böyle kahve iskemlesi de okul sırası da; herkes biliyor. Artık bir tür marşa dönen ötekilik kavramı herkes birbirine bu kadar benzerken acayip ironik. Dar dar sokaklar, üst üste binmiş evler birbirinin aynısı; onların abuk subuk yerlerine kondurulmuş her gün bir yenisi eklenen devasa kompleksler; hepsi pislik içinde. İnsan yaşadığı yere çok benzermiş ya, yalan değil. Korna sesleri, küfürler, tinerciler, çingeneler, yürüyen merdivenler ve bitmez yol çalışmaları. Burası eşittir olmamışlık. bence hiç bir zaman olmayacak da. Belki kişisel zaferlerle elde edilebilir mutluluk; o da şanslıysan. Çünkü bu şehirde yaşıyorsan şansa bolca ihtiyacın olacak. Klasik İstanbul seni yendim geyiği. Allah'tan çayı, simidi var çekiyoruz.

22 Ocak 2016 Cuma

ÇALIŞ VE AYIL

Çalışanlar ve aylaklar günün bir saatinde; gün doğmaya 

ve gece gitmeye hazırlanırken, sözleşmiş gibi buluşurlar. 

biri, 

dünün yorgunluğunu sırtlanmış gözünde uykusu işine 

giderken; 

diğeri, 

uykusunu sırtlanmış gözünde yorgunluğuyla evine 

döner. birbirinden tamamen bağımsız olan bu iki bağımlı, 

şaşırtıcı derecede birbirine benzer. hayat, kutuplarla 

yaptığı  maskaralıklardan biriyle çıkagelmiştir. güçlü ve 

zaman tanımaz bir oyunbaz olarak, hepimize ‘nanik’ yapar.